Kadınların cinsellikten bekledikleri ve söylediklerinin çoğunun bizim
düşüncelerimizle ve erkeklerin cinselliğini ilerletmek için başarılı bir
şekilde uyguladığımız yaklaşımlarla uyuşuyordu.
Bu uyuşma, cinselliğin
daha gerçekçi ve insancıl olma olasılığını ortaya koymaktadır. Kadınlar
emin olmak için erkeklerden daha çoğunu istiyor, ama istedikleri daha
büyük penisle, daha sert ya da uzun süreli ereksiyon, mükemmel performanslar ya da insanın aklını başından alan orgazmlar
değil. Erkeklerin şimdilerde vermek istediklerini farkettikleri şeyleri
daha çok istiyorlar: eşit tavır, anlayış, duyarlılık, iletişim ve
kendilerini daha çok paylaşabilmek.
Aynı şeyi söylemenin diğer bir yolu: kadınlar, kadın ve erkek
niteliklerinin belirgin bir biçimde ayrılmış olması nedeniyle,
erkeklerin kendilerine vermesine izin verilmeyen şeyleri daha çok
istemeye başlarlar. Kadınlar, erkeklerin daha insan, daha kendileri gibi olması ve buna bağlı olarak kadınların da kendileri olabilmelerini istemektedir.
Partneriniz sizi doyurmuyor veya farklı anlar yaşamak istiyorsanız maillerinizi beklemekteyim. jogolo.emre@yandex.com
30 Ağustos 2014 Cumartesi
18 Temmuz 2014 Cuma
Ramazan ayında cinsellik nasıl yaşanmalı?

"Ramazan ayında cinsellik nasıl yaşanmalı?", “İftar sonrasından
sonra seks yapmak sakıncalı mı?”, “Ramazan'da yaşanan cinsellik; ayıp ya
da yasak olarak değerlendirilmeli mi?” gibi konular her Ramazan'da
tartışılıyor. İnsanın maddi ve manevi gelişmesinin yanı sıra ruh ve
beden sağlığının korumasında önemli bir yer tutan cinsellik; İslam dini
tarafından, insan doğasının en temel ihtiyaçlarından biri olarak
görülüyor. İnsanlar için cinsel arzu ve istekler; açlık, susuzluk gibi
doğal olgular. Cinsellik, aile ve evlilik konularında toplumu
bilgilendirmeyi amaçlayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel
Başkanı Psikoterapist Cem Keçe Ramazan'da cinselliğin nasıl yaşanması
gerektiğini açıklıyor.
Hurafeler hayatı çekilmez hale getiriyor
Ramazan ayında cinselliğin yasaklanmaması uyarısında bulunan Psikoterapist Cem Keçe; iftar ve sahur arasında çiftlerin cinselliklerini yaşamaları gerektiğini söylüyor. Ramazan ayı boyunca, gün geçtikçe toplumu olumsuz etkileyen ve cinsel hayatı çekilmez bir hale getiren cinsel mitlerden yani hurafelerden kurtulmak gerektiğini belirtiyor. Cinsel hurafeden kurtulmanın çiftleri özgürleştirdiğini, daha mutlu ve keyifli bir cinsel yaşama adım atmalarını sağladığını vurguluyor.
Ramazan arınma ve yenilenme zamanı
Psikoterapist Cem Keçe; “Sınırsız hırslar ve talepler benliği kapladı. Bireysellik, bencillik, çıkarcılık, aldatma ve aldatılma gibi olumsuz değerler yakın ilişkilerde öne çıkıyor. Teknolojik tüm yeniliklere rağmen cinsel mitler toplumda mutsuz, umutsuz, olumlu düşünemeyen ve cinselliği paylaşamayan kişilerin sayısını artırıyor. Ayrıca cinsel sapkınlıklar, taciz, tecavüz, ensest gibi ülkemizi kasıp kavuran olumsuzluklar ve hak ihlalleri, cinsel ayrımcılık ve kadınları hedef alan şiddet insanımızın geleceğe olan umutlarını zayıflatıyor. Şüphesiz bu olumsuzluklar, aşınan ve kaybolan değerler karşısında yapılması gereken; koşulsuz sevgiyi ve bilimin ışığını topluma hâkim kılmak. Ramazan ayı kaybedilen bu değerleri yeniden kazanmak, insanın özünde var olan iyilik ve insani duyguları fiiliyata geçirmek için önemli bir fırsat. Çünkü Ramazan ayı baştan sona sosyal dayanışma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşandığı, bilgilenme, arınma ve yenilenme bilincinin tazelendiği değerli bir zaman dilimi. Bu nedenle maddi ve manevi sayısız güzellikleri çağrıştıran, ferdi hayatta huzurun, sosyal hayatta kaynaşma ve paylaşmanın yoğun olarak yaşandığı, iradelerin sevgi ve merhametle eğitildiği ve özgürleştiği Ramazan ayını, cinselliği yasaklamadan kalpleri arındırmak için bir fırsat olarak görmek gerekiyor.” diyor.
Cinsellik bir nimet
Oruç tutmanın ruhu ve bedeni terbiye ettiğini ve bu yönüyle daha derin bir anlayış ve yaşayış vaat ettiğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “Oruç, kişinin sahip olduğu nimetlerden bir süre ayrı kalmasını gerektiriyor ve hep elinin altında hazır olarak bulduğu şeylerle arasına bir mesafe koyuyor. İftar vakti bu mesafe ortadan kalkıyor ve kişi orucunu tuttuğu her ne varsa, özlediği ve uzak düştüğü lezzetleri yeni bir heyecanla tadıyor ve yeniden keşfediyor. Bu nedenle iftar, orucu tutulan cinselliği de güzelleştiriyor ve cinsel mutluluğun gelişimi için yeni bir fırsat sunuyor. Cinsellik ekmek gibi su gibi güzel bir nimet; kadın ve erkeğin birbirlerine ruhlarını ve bedenlerini armağan ettikleri eşsiz bir sofra. Bu sofradaki lezzetleri derinleştirmek, o sofraya oturmanın keyfini yine, yeni, yeniden yaşamak insanoğlunun hakkı.” diyor.
Cinselliğin orucu varsa iftarı da olmalı
Ramazan ayında cinselliği yasaklamamak gerektiğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “Ramazan ayında meşru cinselliği bir tür ayıp, yasak veya kaçamak saymak, orucu tutulan cinselliğin iftarının da gereksiz olduğu gibi çok yanlış bir algıya neden olabiliyor. Ramazanda cinselliği yasaklamak, çiftleri birbirlerinden soğutabiliyor, zamanla ilişkilerini tekdüzeleştiriyor. Cinselliğin ruhsal ve duygusal boyutlarının ihmal edilmesine yol açabiliyor. Çok yanlış bir şekilde çiftlerin birbirlerini duygusal ve ruhani gevşemeden ve rahatlamadan yoksun bırakmalarına neden olabiliyor. Oysa cinselliğin orucu varsa, iftarı da olmalı. Ruhsal ve bedensel bir arınma yaşanması gereken Ramazan ayında cinselliği yasaklamak yerine; gönüller ve beyinler arındırılarak huzurlu ve dengeli bir ruh hali yaratılması önem taşıyor. Çünkü yeme içmenin orucu damak lezzetini geliştirebiliyorsa, özlenen ve hasretle beklenen cinselliğin orucu da cinsellikten alınan hazzı geliştirebiliyor, cinselliği ilk günkü heyecanına taşıyabiliyor ve monotonlaşan birleşmeler olağanüstü nitelikler kazanabiliyor.” diyor.
Ramazan'da cinselliği bırakmamak gerekiyor
Ramazan ayında cinselliği ve cinsellikle ilgili düşünceleri bastırmaya çalışmanın, kişinin daha fazla cinselliğe düşünmesine neden olabileceğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “İçgüdüleri insana hakimse, insan onların esiri olabiliyor. İnsanın ruhu, içgüdülerine hakimse onları kontrol edebiliyor. Uygun bir şekilde, uygun bir zamanda yaşanmasına müsaade edebiliyor. Orucun amacının insanı ruhen yüceltmek, ahlaken geliştirmek olduğu biliniyor. Oruçlu günlerin gecelerinde çift cinsel ilişkiye girebiliyor. Ama Ramazan ayı boyunca kendine cinselliği yasaklayan bir kişi, daha huzursuz olabiliyor. Ancak iftarda ağır yemekler yenildiyse bu kişiyi rahatsız edebileceği için iftardan hemen sonra değil, birkaç saat sonra ilişkiye girilmesi gerekiyor. Kişi iftarını yaptıktan sonra cinsel istekte artış görülebiliyor. Ancak tok karnına hemen cinsel ilişki yaşamak performansta düşüklüğe neden olabiliyor. Bu nedenle iftardan sonra biraz dinlenmek ve daha sonra cinsel ilişkiye girmek doğru bir yaklaşım gibi görünüyor.” diyor.
Ramazan'da erken boşalma ve cinsel isteksizlikte artış oluyor
Ülkemizde erkeklerinin %70'nin hayatının bir döneminde erken boşalma yaşadığını ifade eden Psikoterapist Keçe; “Ramazan aylarında erken boşalma ve cinsel isteksizlik probleminde bir artış gözlemleniyor. Bunun temelinde gün boyu açlık ve susuzluğun getirdiği strese bağlı nedenlerin yanı sıra Ramazan ayında cinselliğin çok yanlış şekilde bir suç ya da çok kötü bir eylemmiş gibi algılanması, aşırı yemek yiyerek tok karnına cinsel ilişkiye girme, hazımsızlık ve soğuk yiyeceklerin cinsel enerjide dengesizliğe yol açması, iftar ve sahur arasında kalan zamanın kısa oluşunun yarattığı baskı gibi faktörler rol alabiliyor. Oysa Ramazan ayı boyunca, iftar sonrası sağlıklı ve mutlu bir cinsellik yaşanabilir. Kişi beynini kapatarak duygularına odaklanırsa endişe, korku ve kaygılarını bir tarafa bırakarak anın tadını çıkarabilir." diyor.
Hurafeler hayatı çekilmez hale getiriyor
Ramazan ayında cinselliğin yasaklanmaması uyarısında bulunan Psikoterapist Cem Keçe; iftar ve sahur arasında çiftlerin cinselliklerini yaşamaları gerektiğini söylüyor. Ramazan ayı boyunca, gün geçtikçe toplumu olumsuz etkileyen ve cinsel hayatı çekilmez bir hale getiren cinsel mitlerden yani hurafelerden kurtulmak gerektiğini belirtiyor. Cinsel hurafeden kurtulmanın çiftleri özgürleştirdiğini, daha mutlu ve keyifli bir cinsel yaşama adım atmalarını sağladığını vurguluyor.
Ramazan arınma ve yenilenme zamanı
Psikoterapist Cem Keçe; “Sınırsız hırslar ve talepler benliği kapladı. Bireysellik, bencillik, çıkarcılık, aldatma ve aldatılma gibi olumsuz değerler yakın ilişkilerde öne çıkıyor. Teknolojik tüm yeniliklere rağmen cinsel mitler toplumda mutsuz, umutsuz, olumlu düşünemeyen ve cinselliği paylaşamayan kişilerin sayısını artırıyor. Ayrıca cinsel sapkınlıklar, taciz, tecavüz, ensest gibi ülkemizi kasıp kavuran olumsuzluklar ve hak ihlalleri, cinsel ayrımcılık ve kadınları hedef alan şiddet insanımızın geleceğe olan umutlarını zayıflatıyor. Şüphesiz bu olumsuzluklar, aşınan ve kaybolan değerler karşısında yapılması gereken; koşulsuz sevgiyi ve bilimin ışığını topluma hâkim kılmak. Ramazan ayı kaybedilen bu değerleri yeniden kazanmak, insanın özünde var olan iyilik ve insani duyguları fiiliyata geçirmek için önemli bir fırsat. Çünkü Ramazan ayı baştan sona sosyal dayanışma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşandığı, bilgilenme, arınma ve yenilenme bilincinin tazelendiği değerli bir zaman dilimi. Bu nedenle maddi ve manevi sayısız güzellikleri çağrıştıran, ferdi hayatta huzurun, sosyal hayatta kaynaşma ve paylaşmanın yoğun olarak yaşandığı, iradelerin sevgi ve merhametle eğitildiği ve özgürleştiği Ramazan ayını, cinselliği yasaklamadan kalpleri arındırmak için bir fırsat olarak görmek gerekiyor.” diyor.
Cinsellik bir nimet
Oruç tutmanın ruhu ve bedeni terbiye ettiğini ve bu yönüyle daha derin bir anlayış ve yaşayış vaat ettiğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “Oruç, kişinin sahip olduğu nimetlerden bir süre ayrı kalmasını gerektiriyor ve hep elinin altında hazır olarak bulduğu şeylerle arasına bir mesafe koyuyor. İftar vakti bu mesafe ortadan kalkıyor ve kişi orucunu tuttuğu her ne varsa, özlediği ve uzak düştüğü lezzetleri yeni bir heyecanla tadıyor ve yeniden keşfediyor. Bu nedenle iftar, orucu tutulan cinselliği de güzelleştiriyor ve cinsel mutluluğun gelişimi için yeni bir fırsat sunuyor. Cinsellik ekmek gibi su gibi güzel bir nimet; kadın ve erkeğin birbirlerine ruhlarını ve bedenlerini armağan ettikleri eşsiz bir sofra. Bu sofradaki lezzetleri derinleştirmek, o sofraya oturmanın keyfini yine, yeni, yeniden yaşamak insanoğlunun hakkı.” diyor.
Cinselliğin orucu varsa iftarı da olmalı
Ramazan ayında cinselliği yasaklamamak gerektiğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “Ramazan ayında meşru cinselliği bir tür ayıp, yasak veya kaçamak saymak, orucu tutulan cinselliğin iftarının da gereksiz olduğu gibi çok yanlış bir algıya neden olabiliyor. Ramazanda cinselliği yasaklamak, çiftleri birbirlerinden soğutabiliyor, zamanla ilişkilerini tekdüzeleştiriyor. Cinselliğin ruhsal ve duygusal boyutlarının ihmal edilmesine yol açabiliyor. Çok yanlış bir şekilde çiftlerin birbirlerini duygusal ve ruhani gevşemeden ve rahatlamadan yoksun bırakmalarına neden olabiliyor. Oysa cinselliğin orucu varsa, iftarı da olmalı. Ruhsal ve bedensel bir arınma yaşanması gereken Ramazan ayında cinselliği yasaklamak yerine; gönüller ve beyinler arındırılarak huzurlu ve dengeli bir ruh hali yaratılması önem taşıyor. Çünkü yeme içmenin orucu damak lezzetini geliştirebiliyorsa, özlenen ve hasretle beklenen cinselliğin orucu da cinsellikten alınan hazzı geliştirebiliyor, cinselliği ilk günkü heyecanına taşıyabiliyor ve monotonlaşan birleşmeler olağanüstü nitelikler kazanabiliyor.” diyor.
Ramazan'da cinselliği bırakmamak gerekiyor
Ramazan ayında cinselliği ve cinsellikle ilgili düşünceleri bastırmaya çalışmanın, kişinin daha fazla cinselliğe düşünmesine neden olabileceğini söyleyen Psikoterapist Keçe; “İçgüdüleri insana hakimse, insan onların esiri olabiliyor. İnsanın ruhu, içgüdülerine hakimse onları kontrol edebiliyor. Uygun bir şekilde, uygun bir zamanda yaşanmasına müsaade edebiliyor. Orucun amacının insanı ruhen yüceltmek, ahlaken geliştirmek olduğu biliniyor. Oruçlu günlerin gecelerinde çift cinsel ilişkiye girebiliyor. Ama Ramazan ayı boyunca kendine cinselliği yasaklayan bir kişi, daha huzursuz olabiliyor. Ancak iftarda ağır yemekler yenildiyse bu kişiyi rahatsız edebileceği için iftardan hemen sonra değil, birkaç saat sonra ilişkiye girilmesi gerekiyor. Kişi iftarını yaptıktan sonra cinsel istekte artış görülebiliyor. Ancak tok karnına hemen cinsel ilişki yaşamak performansta düşüklüğe neden olabiliyor. Bu nedenle iftardan sonra biraz dinlenmek ve daha sonra cinsel ilişkiye girmek doğru bir yaklaşım gibi görünüyor.” diyor.
Ramazan'da erken boşalma ve cinsel isteksizlikte artış oluyor
Ülkemizde erkeklerinin %70'nin hayatının bir döneminde erken boşalma yaşadığını ifade eden Psikoterapist Keçe; “Ramazan aylarında erken boşalma ve cinsel isteksizlik probleminde bir artış gözlemleniyor. Bunun temelinde gün boyu açlık ve susuzluğun getirdiği strese bağlı nedenlerin yanı sıra Ramazan ayında cinselliğin çok yanlış şekilde bir suç ya da çok kötü bir eylemmiş gibi algılanması, aşırı yemek yiyerek tok karnına cinsel ilişkiye girme, hazımsızlık ve soğuk yiyeceklerin cinsel enerjide dengesizliğe yol açması, iftar ve sahur arasında kalan zamanın kısa oluşunun yarattığı baskı gibi faktörler rol alabiliyor. Oysa Ramazan ayı boyunca, iftar sonrası sağlıklı ve mutlu bir cinsellik yaşanabilir. Kişi beynini kapatarak duygularına odaklanırsa endişe, korku ve kaygılarını bir tarafa bırakarak anın tadını çıkarabilir." diyor.
10 Temmuz 2014 Perşembe
En sık yaşanan seks kazaları
Seks bazen acı verici olabiliyor. İşte, en çok rastlanan yaralanma çeşitleri, yaralanma mekanları ve unutulmaz seks kazaları...

- Her gün 240 milyon insan seks yapıyor.
- Bir insan hayatı boyunca ortalama 5 bin 100 kez seks yapıyor.
- Her yıl insanların yüzde 33'ü seks sırasında yaralanıyor.
Seks sırasında en çok rastlanan yaralanma çeşitleri
1) Kas çekmesi
2) Bel incinmesi
3) Sürtünme nedeniyle halı yanığı
4) Boyun tutulması
5) Dirsek veya diz darbesi
6) Omuz ezilmesi
7) Diz burkulması
8) El bileği burkulması
9) Ayak bileği burkulması
10) Parmak bükülmesi
En çok seks kazası yaşanan mekanlar
1) Koltuk
2) Merdiven
3) Otomobil
4) Duş/küvet
5) Yatak odası
6) Sandalye
7) Mutfak
8) Bahçe
9) Tuvalet
10) Gardırop
Seks sırasında en çok kırılan ev eşyaları
1) Yatak
2) Kadeh
3) Fotoğraf çerçevesi
4) Sandalye
5) Bardak
6) Duvar çatlağı
7) Komidin
8) Kapı
9) Pencere
10) Vazo
UNUTULMAZ SEKS KAZALARI
- Büyükannenin dışarı oluşunu fırsat bilip evinde sevişmeye karar veren bir çift, kayganlaştırıcı olduğunu düşündükleri bir tür jel kullandı. Genç çift, kullandıklarının kayganlaştırıcı değil, kan basıncını düşüren bir kalp ilacı olduğunu geç de olsa anladı. Daha sonra yüksek dozda oksijen ve suyla kendilerine ancak gelebildiler.
- Doktora ‘karın ağrısı’ şikâyetiyle gelen bir hasta, daha sonra asıl şikâyetinin bu olmadığını itiraf etti. Kadının asıl sorunu, mikrodalga fırında ısıtılmış bir sosisi seks oyuncağı olarak kullanmak isterken cinsel organının içerisinde kırılmasıydı.
- Kız arkadaşının orta büyüklükteki bir plastik topu arkasına yerleştirdiğini söyleyen bir adam, topu daha sonra bir türlü çıkaramadıklarını anlattı. Olayın hemen ardından hastaneye giden adam, doktoru beklerken öksürdü. Öksürüğün basıncıyla şiddetle havaya fırlayan top, odanın içinde zıplamaya başladı. Ta ki doktoru tam kafasından vurana kadar…
Cinselliği ne kadar tanıyoruz?
Dr. Gökçen Erdoğan, yaptığı cinsellik konulu araştırmanın sonuçlarını Pudra.com sayfalarında paylaşıyor. Sonuçlara şaşıracaksınız!

Biz de boş durmadık ve Diva Kadın Sağlık Merkezi olarak cinsellikle ilgili hepimizi ilgilendiren, bazen iç açıcı ama genelde can sıkıcı sonuçlarla karşılaşmamızı sağlayan bir araştırma yaptık. Sonuçlar mı? Hep birlikte göz atalım…
CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR BİLİNİYOR MU?
Kadın ve erkek 18-30 yaş aralığında yaptığımız “Gençlik ve Cinsellik" araştırmasında en dikkat çeken nokta, gençlerin cinsellik konusunda bilgi sahibi olmaması. Gençler cinsel bilgiyi farklı alanlardan edinirken bilgisizlik cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları artırıp anne yaşamını tehlikeye sokan gebelik sonlandırmalarına ve cinsel istismara neden oluyor. Aynı nedenler paralı sekse zorlanma ve cinsel sömürüye de zemin hazırlıyor. Araştırmaya göre gençlerin yüzde 59.5’i karşı tarafla cinsel ilişkiye girmeye sıcak bakmazken yüzde 64.8’i evleneceği kişinin bâkire/bâkir olmasını istiyor. Yüzde 21.6’ü ise bekârete önem vermiyor.
GENÇLER İÇİN CİNSELLİK HÂLÂ BİR TABU
Araştırmada dikkat çeken noktalardan bir diğeri de katılımcıların yüzde 53.1’inin hiç cinsel deneyim yaşamamış olması. Bunların yüzde 50.1’i 19-21 yaş grubunda yer alıyor. Cinsel bilginin yanında gençlerin yüzde 63.2’sinin gebelik konusunda da bilgisi yok. Bunun için katılımcıların yüzde 67.9’u cinsel konularla ilgili hizmet sunulmasını istiyor.
Cinsellik konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan Türkiye’nin yüzde 26’lık genç nüfusunun, yüzde 59.5’i evlenmeden cinsel ilişkiye girmeyi kabul etmiyor. Gençlerin yüzde 64.8’i bekâreti önemserken 67.9’u cinsel konularla ilgili hizmet sunulmasını istiyor. Gençler cinsellikle ilgili bilgiyi arkadaş ortamı, dergi, gazete ve internetteki pornografik yayınlardan ediniyor.
CİNSEL BİLGİYİ ARKADAŞ ORTAMINDA EDİNİYORLAR
Katılımcıların yüzde 49.8’i cinsel bilgiyi arkadaş ortamından edinirken yüzde 20.9’u internet sitelerinden, yüzde 9.5’i televizyon ve gazetelerden öğreniyor. Bunların yanında gençlerin yüzde 45.4’ü cinsellik konusunda tutucu ve muhafazakar davranırken yüzde 61.7’si, 2010 yılında Türkiye’de cinselliğin tabu olduğunu düşünüyor.
Katılımcı gençlerin yüzde 40.1’i AIDS hakkında bilgi sahibi değilken yüzde 80.2’si AIDS’lilerle aynı mekânı kullanmaktan kaçınıyor.
Bugüne kadar nerede eksik kaldık, tartışır dururuz. Cinsel eğitim ailede başlamalı, ama nasıl? Cinsel sorunlar paylaşılmalı, ama kiminle? Cinsel yaşamımız hayatımızın kalitesini de belirler, ama neden? Pek çok soru birçoğumuzun aklında asılı kalıyor. Sonrasında da gelsin bilinmezler ve maalesef kaçınılmaz cehalet! Bundan sonraki yazılarımda bu soruları yanıtlamak farz oldu.
Bu veriler 2011 yılına ait. 2013 yılının başlarında 2012 için vereceğimiz sonuçların çok daha iç açıcı olması umuduyla sağlıklı günler diliyorum. Yolumuz uzun, ama samimiyetle belirtiyorum ki nihayetinden umutluyum.
7 Temmuz 2014 Pazartesi
Avcılar Jigolo
Jigololuk yapmakla beraber Escortluk, kavalyelik, tatil arkadaşlığı gibi deneyimlerim bulunmaktadır. Aynı zamanda Çukurova üniversitesi mezunuyum. Şuanda yazılım uzmanı olarak bir firmada çalışmaktayım.
Herkes para kazanmak ister ancak benim için para ikinci plandadır. Bu yüzden biraz da seçiciyimdir.
Kişisel temizliğe önem verir ve tek sefere mahsus görüşürüm. Sıcak kanlı bir insanım Her ortama rahatlıkla uyum sağlarım.
Öncelikli olarak mail yolu ile iletişime geçip anlaşıldığı durumlarda telefonla görüşür, Buluşurum. Bu yüzden maillerinizi beklemekteyim.
jigolo.emre@yandex.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)